Bültene Kaydol

Gelişmelerden haberdar ol

Türkiye Denizcilik Sektörünü Küresel Düzeyde Daha Etkin Ve Güçlü Bir Konuma Taşıyoruz

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

01 Jul 2025

Türkiye, dış ticaret hacmini artırırken, denizcilik sektörü bu büyümenin temel taşı haline geliyor. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, gerçekleştirdiğimiz röportajda deniz taşımacılığının stratejik önemini, sektördeki dijital ve yeşil dönüşüm adımlarını, gümrük süreçlerinin modernizasyonunu ve serbest ticaret anlaşmalarının sunduğu fırsatları detaylarıyla anlattı

Türkiye, dış ticaret hacmini artırırken, denizcilik sektörü bu büyümenin temel taşı haline geliyor. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, gerçekleştirdiğimiz röportajda deniz taşımacılığının stratejik önemini, sektördeki dijital ve yeşil dönüşüm adımlarını, gümrük süreçlerinin modernizasyonunu ve serbest ticaret anlaşmalarının sunduğu fırsatları detaylarıyla anlattı. Bakan Bolat, Türkiye’nin denizcilik alanında attığı adımların, sektörü sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de rekabetçi ve sürdürülebilir bir konuma taşıdığını vurguladı.

Son yıllarda Türkiye’nin dış ticaret hacminde önemli bir artış yaşanıyor. Bu gelişmede deniz taşımacılığının kritik bir rol oynadığı görülüyor. Bu doğrultuda, Türkiye’nin dış ticaret stratejilerinde deniz taşımacılığı ve lojistiğinin önemi ve etkisi nedir? Ticaret Bakanlığının bu alandaki temel vizyonundan bahseder misiniz?

Bakanlığımız ticaretin kolaylaştırılması ile birlikte yasa dışı ticaretin önlenmesi gibi iki önemli görevi bir arada yürütmektedir. Bakanlığımızca, her geçen gün; bir taraftan ihracat ve ithalat gümrük işlemlerinin daha hızlı ve etkin şekilde ifa edilmesini teminen gerekli çalışmalar yürütülürken, diğer taraftan da eşya, taşıt ve yolcu kontrolleri yapılmakta ve kaçakçılıkla mücadele edilmektedir. Ülkemizin jeopolitik konumu itibarıyla bölgesel ticaretin geçiş güzergahında olması, halihazırda yakın coğrafyamızda süregelen çatışma ortamları da dikkate alındığında gümrük kontrollerinin önemi daha da artırmaktadır. Bu çerçevede ticaret akışının kesilmemesi ve tedarik zincirinin dirençliliğinin sağlanması sürecin önemli bir boyutunu teşkil ederken, bu akışın gerek küresel gerek ülkesel boyutta sağlık ve çevrenin korunması gibi hayati derecede önemli olguları dikkate alarak sürdürülmesi Bakanlığımızın vizyon ve misyonu açısından kritik önem taşımaktadır.

Son dönemde hem pandemi sonrası tedarik zinciri krizleri hem de bölgesel çatışmalar, deniz yollarını ciddi biçimde etkiledi. Bu gelişmeler ışığında, Türkiye deniz ticareti açısından nasıl bir konumda? Ticaret Bakanlığı bu süreçleri nasıl yönetti ve yönetmeye devam ediyor?

Bakanlığımız ülkemizin kara suları ve deniz limanlarında gümrük gözetiminin iyileştirilmesi ile işlemlerin sorunsuz ve hızlı tamamlanmasını temin etmek maksadıyla Gemi Arama, Deniz Devriye ve Konteyner Kontrol alanlarında uzmanlaştırılmış ekipler oluşturmaktadır.

Yine Bakanlığımızın denizlerdeki vizyonu, misyonu ve hedefleri doğrultusunda ülkemiz karasuları ve deniz limanlarında kaçakçılığın men ve takibinde Gümrük Muhafaza personelimizin denizlerde ki kontrol, gözetim ve operasyon kapasitesinin geliştirilmesini teminen envanterimizdeki motorbotların nicelik ve niteliğini de günden güne geliştirilmekteyiz. Bu yöndeki gayretlerimiz ticaretin güvenli ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesine önemli faydalar sağlamaktadır.

“Yeşil Mutabakat Eylem Planımızla (YMEP), AYM’nın etki ettiği tüm alanları içine alacak şekilde çalışmalar yürütüyoruz”

Avrupa Yeşil Mutabakatı başta olmak üzere, küresel düzeyde karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik baskılar artıyor. Türk denizcilik sektörünün bu dönüşüme ayak uydurabilmesi için bakanlık olarak ne tür yönlendirici politikalar ve destekler sunuyorsunuz?

Avrupa Birliği (AB) Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile 2050’de net sıfır karbon hedefini ortaya koyarak ticaret başta olmak üzere yaşamın hemen hemen her alanında, sera gazlarının atmosfere salınımını azaltmaya yönelik politikaları hızla hayata geçirmektedir. AB genelinde sektörel bazda toplam emisyon oranlarına baktığımızda lojistik sektörü ilk sıralarda gelmektedir. AB’nin deniz ulaşımı emisyonu AB toplam emisyonun %3 - %4’üne tekabül etmektedir. Bu sebeple, AB 2005 yılından beri sektörel emisyonları belirli sınırlar altında tutmak ve karbonu maliyetlendirerek şirketleri daha az sera gazı üretmeye teşvik etmek amacıyla, uyguladığı emisyon ticaret sistemine (ETS) havayolundan sonra 2024 yılında denizcilik sektörünü de dahil etmiştir.

Bu durum, Türkiye gibi AB’ye yakın ticaret partnerlerini doğrudan etkilemekte ve Türk denizcilik sektöründe rekabet gücünü korumak için düşük emisyonlu taşımacılığa geçişini hızlandırması gerektiği anlamına gelmektedir.

Yeşil Mutabakat Eylem Planımızla (YMEP), AYM’nın etki ettiği tüm alanları içine alacak şekilde çalışmalar yürütüyoruz. Ülkemizde bir Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve onu takiben  Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kurulması da dahil olmak üzere, Eylem Planımızın bütün başlıklarını iklim değişikliği ile mücadelemizi rekabetçiliğimizi güçlendirerek sürdürmek üzere ele alıyoruz.

Emisyonların azaltılması çalışmalarında, bir taraftan ülkemizin elektrik üretimindeki ortalama karbon yoğunluğundan kaynaklı maliyetlerin düşürülerek, başta SKDM olmak üzere, ihracatımızın rekabetçiliğini etkileyebilecek düzenlemeler karşısında dayanıklılığımızı artırırken diğer taraftan enerjide dönüşüm çalışmaları ile dışa bağımlılıkların azaltılmasını hedefliyoruz.  

Yine Yeşil Mutabakat Eylem Planımızın “2.6 Sürdürülebilir Akıllı Ulaşım” başlığı altında;

-Denizcilik alanında Yeşil Liman Sertifika Programı başlatılmış,

-Hem havacılık hem denizcilik sektörlerinde kullanılmak üzere ülkemizde sürdürülebilir yakıt üretimine yönelik teknik çalışmalar yürütülmüş,

-Hurda gemilerin yenilenmesi ve makine dönüşüm desteği, LNG ve hibrit sistemler de dahil olmak üzere alternatif çevre dostu bir enerji kaynağı kullanılması halinde % 150 oranında artırılarak toplamda iki buçuk katına çıkarılmış,

- 9 Temmuz 2024 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan değişiklik ile 618 sayılı Limanlar Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle, AB ETS’sindeki değişikliğe benzer şekilde, Türkiye'deki limanlara gelen veya limanlardan ayrılan ticari gemilerin doğrulanmış sera gazı emisyonları için karbon ücreti tahsil edilebilmesi düzenlenmiş,

- Emisyonlarda en büyük paya sahip ulaşım emisyonlarının azaltılması konusunda bir Yol Haritası hazırlanmasına ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız koordinasyonunda 24 Nisan 2025 tarihinde lansmanı yapılan IPA Projesi ile başlanmıştır. Bu çalışma ile karayolu, demiryolu ve denizyolu emisyonlarının azaltılması, intermodal taşımacılığın yaygınlaştırılması ve alternatif ve temiz yakıtlara geçiş gibi başlıklarda çalışmalar yürütülecektir.

- Geçtiğimiz ay ise daha bütüncül bir yaklaşımla “Ulaşımda Net Sıfır Emisyon” planı ortaya konulmuştur.

Liman operasyonlarının dijitalleşmesi, gümrük işlemlerinin hızlanması ve e-lojistik uygulamaları gün geçtikçe daha fazla önem kazanıyor. Bu dijital dönüşüm sürecinde Türkiye’nin geldiği aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ticaret Bakanlığı bu alanda nasıl bir rol üstleniyor?

Bakanlığımız, gümrük süreçlerinin hızlandırılması ve ticaretin kolaylaştırılması faaliyetleri kapsamında projeler yürütmekte ve paydaş kurumlarca yürütülen projelere katılım sağlamaktadır. Bunlardan birisi de Limanlarda Tek Kart Projesidir. Limanlarda Tek Kart Projesi ile uygulamada sadece bir limanda geçerli olan liman giriş kartlarının Türkiye genelinde birden fazla limanda geçerli olması hedeflenmektedir. Halihazırda her liman için ayrı bir giriş kartı başvurusunda bulunulması gerekmekte olup, söz konusu Proje ile mevcut bürokratik prosedürlerin azaltılması ve kolaylaştırılması öngörülmektedir. Projenin deniz ticareti paydaşlarına büyük katkılar sağlaması beklenmektedir.

“Deniz taşımacılığı hizmetlerinin serbestçe sunulabilmesi için modern hükümler ve kapsamlı taahhütleri tüm STA süreçlerimize entegre ediyoruz”

Serbest ticaret anlaşmaları ve uluslararası iş birlikleri, deniz taşımacılığında önemli kolaylıklar sağlayabiliyor. Türkiye’nin mevcut ve planlanan ticaret anlaşmaları denizcilik sektörü özelinde ne tür avantajlar sunuyor?

Serbest ticaret anlaşmalarımızı (STA), yalnızca mal ticaretini değil, hizmet ticareti sektörlerini de kapsayacak şekilde şekillendiriyor, özellikle deniz taşımacılığı gibi stratejik hizmet alanlarında firmalarımızın yurtdışı pazarlara erişimini kolaylaştıran ve daha öngörülebilir ve şeffaf bir ortamda faaliyet göstermelerini sağlayan çok sayıda hüküm müzakere ediyoruz.  Taşımacılık alanında pazara giriş kısıtlarının kaldırılması, yerli-milli firmalarımızın diğer ülkelerde ayrımcılığa uğramadan hizmet sunabilmesi ve personelin sınır ötesi dolaşımının önünün açılması temel önceliklerimiz arasındadır.

Bu anlaşmalar sayesinde, Türk denizcilik şirketleri yurt dışında daha rekabetçi şartlarda faaliyet gösterebiliyor. Örneğin, bazı STA’larımızda deniz taşımacılığı firmalarının gemi kiralama, yük organizasyonu veya liman hizmetleri gibi faaliyetleri önündeki idari engellerin azaltılmasını taahhüt altına alıyoruz. Böylece firmalarımız, yalnızca Türkiye limanlarından değil, doğrudan anlaşmalı ülkelerin limanlarından da hizmet verebilir hale geliyor.

Taşımacılık sektörüne yönelik hizmet ticareti hükümleri, aynı zamanda denizcilik personelinin hareketliliğini de kolaylaştırıyor. Anlaşmalarımızda, kısa süreli vize kolaylıkları ve çok girişli vizeler gibi uygulamalarla kaptanlarımızın ve teknik ekiplerimizin yurtdışı operasyonlarda karşılaştığı bürokratik zorlukları en aza indiriyoruz. Bu da sektörde operasyonel verimliliği artırıyor ve hizmetlerin kesintisiz yürütülmesini sağlıyor.

Deniz taşımacılığı hizmetlerinin serbestçe sunulabilmesi için modern hükümler ve kapsamlı taahhütleri tüm STA süreçlerimize entegre ediyoruz. Böylece, Türk denizcilik sektörünü sadece bazı ticaret partnerlerimiz nezdinde değil, küresel düzeyde daha etkin ve güçlü bir konuma taşıyoruz.

“Liman Kapı Otomasyon Sistemi ile gümrük kontrollerinin etkinliği arttırılırken ihracat yükü taşıyan araçların limana girişi hızlandırılmıştır”

Dış ticarette %55 ile önemli bir paya sahip olan denizyolu taşımacılığına ilişkin gümrük süreçleri ile liman işlemlerinin entegrasyonunu sağlayan gümrük sistemlerinde entegrasyon düzeyini daha da ileriye taşıyacak geliştirmeler 24.02.2025 tarihi itibarıyla pilot bölge olarak Mersin Limanında devreye alındı. Bu yeni sistemle birlikte gümrük ve liman işlemlerinde elde edilen ilk sonuçlar nelerdir? Uygulamanın diğer limanlara yaygınlaştırılması süreci nasıl planlanıyor ve bu dönüşümün dış ticaretimize uzun vadeli etkilerini nasıl öngörüyorsunuz?

Gümrük süreçleri ile liman işlemlerinin entegrasyonunu sağlayan gümrük sistemlerimizde, entegrasyon düzeyini daha da ileriye taşıyacak olan Liman Kapı Otomasyon Sistemi ile liman sahasına giriş yapan kara taşıtlarının bilgilerinin ve görüntülerinin taşıtın sahaya girmesinden önce liman işletmesi tarafından gümrük sistemlerine iletilmesinin yanı sıra, söz konusu taşıtların liman işletmesi tarafından liman girişinin yapılması ile eş anlı olarak gümrük sistemlerinde de kayıt işlemi otomatik olarak gerçekleştirilmektedir.

Uygulama kapsamında Optik Karakter Tanıma (OCR) ve Plaka Tanıma Sistemi (LPR) teknolojisi ile araçlara ait plaka, konteyner numarası, konteyner ebadı (20’lik, 40’lık), tehlikeli yük etiketinin olup olmadığı, mührün olup olmadığına ilişkin bilgiler kamera vasıtasıyla alınarak görüntüler veriye dönüştürülmekte ve Kapalı Devre Televizyon (CCTV) vasıtasıyla taşıtın liman sahasına girişine ilişkin tüm süreçte, kamera görüntüleri ile desteklenmiş elektronik bilgi akışı Gümrük Muhafaza Giriş Kapısı Komuta Kontrol Ofisinden takip edilmektedir. Bu sayede, liman sahasına gelen araçlara ilişkin görüntülerin memurlar tarafından anlık olarak takip edilmesi ve taşıtın liman giriş noktasına gelişine kadar yapılacak analizlerde riskli olabilecek taşıtların da daha erken safhada tespit edilebilmesi sağlanarak liman sahasına girişlerdeki araç geçiş sürelerinin hızlandırılması ve sıkışıklığın önlenmesi amaçlanmaktadır. Sistem ile birlikte limana giriş yapan tüm araçların farklı açılardan çekilmiş fotoğraflarının arşivlenmesi sayesinde liman giriş işlemlerinde takip edilebilirliğin artması ve geriye dönük denetimlerin daha etkin yapılabilmesi hedeflenmektedir. Bakanlığımız sistemleri ile liman işletmesi arasında kurulan entegrasyona yönelik geliştirmeler pilot bölge olarak 24.02.2025 tarihinde Mersin Uluslararası Limanında uygulamaya alınmış olup Mersin Uluslararası Limanı tarafından uygulama ile olarak yapılan analizler çerçevesinde 4 hatta 4 personelle yapılan giriş işlemlerinin 6 hatta 3 personelle yapılabileceğinin ön görüldüğü, olağan iş akışında sistem öncesi tüm kontrol noktaları dahil giriş işleminin araç başına toplamda 3 dakika sürdüğü, sistemin devreye alınması ile bu sürenin 1 dakikaya düştüğünün gözlemlendiği belirtilmiştir.

Liman Kapı Otomasyon Sistemi ile gümrük kontrollerinin etkinliğinin arttırılmasının yanı sıra ihracat yükü taşıyan araçların limana girişinin hızlandırılması suretiyle ihracata ilişkin gümrük süreçlerinin de hızlandırılmasına, ayrıca, Mersin ili özelinde, limana gelen araçların şehir trafiğine karışmadan doğrudan ve hızlıca limana girişinin sağlanması ile şehir girişinde oluşan yük trafiği probleminin çözümüne de katkı sağlanacağı değerlendirilmektedir. İlerleyen süreçte Mersin Uluslararası Limanında sistemin işleyişi takip edilecek olup yaygınlaştırma takvimi liman işletmelerinin gerekli teknolojik ve altyapı hazırlıklarına göre belirlenecektir.

Ticaret Bakanlığı

Bültene Kaydol

Gelişmelerden haberdar ol

İlgili İçerikler

Sektör İçin Nitelikli İnsan Yetiştiren Üniversitemizin Amacı, Sadece Türkiye’nin Değil Dünyanın En İyi Denizcilik Üniversitesi Olmak”

Piri Reis Üniversitesi, modern denizcilik teknolojilerine hâkim, uluslararası kuralları bilen ve küresel ölçekte yetkin uzakyol zabitleri ile mühendisler yetiştirmeyi hedeflemektedir. IMO standartlarına uygun eğitim programları, sektörel iş birlikleri ve uygulamalı staj imkânlarıyla mezunlarının dünya çapında istihdam edilebilirliğini artırmayı amaçlayan üniversite; deniz teknolojileri, deniz güvenliği, otonom sistemler ve yeşil enerji alanlarında bilimsel çalışmalar yürütmektedir. Piri Reis Üniversitesi’nin nitelikli denizciler yetiştirme noktasında önemini ve hem globalde hem de Türkiye’deki denizcilik sektörünü Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiz Arıca ve Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ezgi ile konuştuk.

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

03 Jul 2025

Yelkeni Denizle Kurduğumuz Bağı Yeniden Tanımlayan Kültürel ve Stratejik Bir Araç Olarak Konumlandırıyoruz”

Yelken sporu sadece performans sporcusu yetiştirmekle kalmıyor aynı zamanda denizciliğin muhtelif sahalarına sektör insanı yetiştiriyor. Küçük yaşta yelkenle tanışan birçok genç uzak yol kaptanlığını, deniz turizmi teknelerinde kaptanlık, gemi mühendisliği, gemi işletmeciliği ve benzeri birçok denizcilik alanında kariyer yapıyor. Yelken sporunun denizcilik sektörü için önemini ve Türkiye Yelken Federasyonu’nun yelken sporunun gelişmesi için gerçekleştirdiği çalışmaları konuştuğumuz Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak “Türk denizciliğinin gelişmesi için yelken sporuna daha fazla yatırım yapılması gerektiğine inanıyorum.” dedi.

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

01 Jul 2025

“Gemideki Stres ve İzolasyon, Denizcilerin Psikolojisini Derinden Etkiliyor”

Denizciler, aylar süren deniz seferleri, izolasyon ve vardiya sistemi gibi zorlu koşullar altında hem fiziksel hem de psikolojik baskılarla karşı karşıya kalıyor. Peki, bu zorlukların denizcilerin psikolojik sağlığı üzerindeki etkileri nelerdir? Uzman Psikolog İrem Bulut ile denizcilerin psikolojik dayanıklılığı ve iyi oluşunu nasıl koruyabileceği konularını konuştuk.

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

01 Jul 2025