21:15
22 Eylül 2024
Yelkeni Denizle Kurduğumuz Bağı Yeniden Tanımlayan Kültürel ve Stratejik Bir Araç Olarak Konumlandırıyoruz”
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
01 Jul 2025
Yelken sporu sadece performans sporcusu yetiştirmekle kalmıyor aynı zamanda denizciliğin muhtelif sahalarına sektör insanı yetiştiriyor. Küçük yaşta yelkenle tanışan birçok genç uzak yol kaptanlığını, deniz turizmi teknelerinde kaptanlık, gemi mühendisliği, gemi işletmeciliği ve benzeri birçok denizcilik alanında kariyer yapıyor. Yelken sporunun denizcilik sektörü için önemini ve Türkiye Yelken Federasyonu’nun yelken sporunun gelişmesi için gerçekleştirdiği çalışmaları konuştuğumuz Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak “Türk denizciliğinin gelişmesi için yelken sporuna daha fazla yatırım yapılması gerektiğine inanıyorum.” dedi.
Yelken sporu sadece performans sporcusu yetiştirmekle kalmıyor aynı zamanda denizciliğin muhtelif sahalarına sektör insanı yetiştiriyor. Küçük yaşta yelkenle tanışan birçok genç uzak yol kaptanlığını, deniz turizmi teknelerinde kaptanlık, gemi mühendisliği, gemi işletmeciliği ve benzeri birçok denizcilik alanında kariyer yapıyor. Yelken sporunun denizcilik sektörü için önemini ve Türkiye Yelken Federasyonu’nun yelken sporunun gelişmesi için gerçekleştirdiği çalışmaları konuştuğumuz Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak “Türk denizciliğinin gelişmesi için yelken sporuna daha fazla yatırım yapılması gerektiğine inanıyorum.” dedi.
Yelken, sadece bir spor branşı değil, aynı zamanda denizcilik kültürünün önemli bir parçası olarak ülkelerin denizle kurduğu ilişkiyi de yansıtır. Türkiye Yelken Federasyonu, bu kültürel ve stratejik sorumlulukla yelken sporunu Türkiye’de nasıl konumlandırıyor? Türkiye Yelken Federasyonu’nun son yıllardaki stratejik yol haritasını nasıl tanımlarsınız?
Yelken, sadece bir spor dalı değil; aynı zamanda bir yaşam kültürü, bir denizci milleti olmanın temel göstergesidir. Türkiye Yelken Federasyonu olarak biz de yelkeni bu bakış açısıyla ele alıyor, sadece sportif başarılarla değil, aynı zamanda denizle kurduğumuz bağı yeniden tanımlayan kültürel ve stratejik bir araç olarak konumlandırıyoruz. Son yıllarda izlediğimiz stratejik yol haritası, dört temel başlık etrafında şekilleniyor: Birincisi, altyapı ve erişilebilirlik. Yelkenin sadece belli bölgelerle sınırlı kalmaması için yeni kulüplerin desteklenmesinden gençlik kamplarının kurulmasına kadar pek çok adım attık. Amacımız, yelkeni Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuk ve gençlerle buluşturmak. İkincisi, performansa dayalı başarıyı sürdürülebilir kılmak. Olimpik sınıflarda Paris 2024 Olimpiyatları için kazandığımız kotalar ve sporcu çeşitliliği, Gençlik sınıflarımızda her yıl sayısı giderek artan madalya sayısı bu sistemli yaklaşımın bir sonucudur. Ancak biz başarıyı sadece madalyayla değil, sporcu gelişimiyle, antrenör eğitimiyle ve bilimsel destek sistemleriyle ölçüyoruz. Üçüncüsü, denizcilik kültürünün yaygınlaştırılması. Yelkeni sadece sporcuya değil, ailelere, öğretmenlere ve yerel yönetimlere de anlatıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, denizi seven bir toplum, doğayı koruyan, üretken ve barışçıl bir topluma dönüşür. Dördüncüsü ise uluslararası vizyon. Türkiye’yi yalnızca yarışlara katılan bir ülke değil, aynı zamanda kamp merkeziyle, antrenör yetiştirme programlarıyla ve organizasyon kalitesiyle yelken dünyasında söz sahibi bir ülke haline getirmek istiyoruz.
Modern marinalar, lojistik destek üniteleri, teknik donanım ve sporcu yetiştirme merkezleri gibi unsurlar bir ülkenin yelken sporundaki başarısını doğrudan etkiliyor
Yelken branşının gelişimi; modern marinalar, teknik donanım, antrenman merkezleri gibi altyapı unsurlarına doğrudan bağlı. Türkiye’de ve globalde bu altyapıların yeterliliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Federasyon olarak Türkiye genelinde yelken altyapısını geliştirmek adına yürüttüğünüz projeler nelerdir? Özellikle bölgesel dengesizlikleri aşmaya yönelik spesifik adımlarınız oldu mu?
Yelken, doğası gereği altyapıya doğrudan bağımlı bir branş. Modern marinalar, lojistik destek üniteleri, teknik donanım ve sporcu yetiştirme merkezleri gibi unsurlar bir ülkenin yelken sporundaki başarısını doğrudan etkiliyor. Türkiye’de son yıllarda bu alanda ciddi bir gelişim olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle büyükşehirlerdeki tesisleşme ve özel sektör iş birliğiyle hayata geçirilen marinalar, dünya standartlarını yakalamış durumda. Ayrıca, yeni inşa edilecek Türkiye’nin ilk ve tek Yelken Kamp ve Eğitim Merkezi gibi projelerle, milli takım sporcularımızın antrenman ihtiyaçlarını karşılamanın ötesine geçerek; bölgesel sporculara da fırsat eşitliği sağlamayı amaçlıyoruz. Teknik ekipman desteği, antrenör eğitimleri ve kulüpler arası iş birliği protokolleriyle de altyapı farklarını minimize etmeye çalışıyoruz. Kısacası, yalnızca sahil şehirlerine odaklanan bir sistem değil, yelkeni tüm Türkiye’ye yaymayı hedefleyen kapsayıcı ve sürdürülebilir bir altyapı politikası izliyoruz. Bu yaklaşım, sporumuzun hem yatayda yaygınlaşmasını hem de dikeyde nitelikli sporcular yetişmesini sağlıyor.
Türk denizciliğinin gelişmesi için yelken özelinde neler yapılabilir, yakın gelecekte buna yönelik planlamalar var mı?
Yelken sporu sadece performans sporcusu yetiştirmekle kalmıyor aynı zamanda denizciliğin muhtelif sahalarına sektör insanı yetiştiriyor. Denizci nesillerin yetiştirilmesinde yelken sporu ve kulüplerimiz bu alanın ana okulu görevini üstleniyorlar. Küçük yaşta yelkenle tanışan nice gencimiz uzak yol kaptanlığını, deniz turizmi teknelerinde kaptanlık, gemi mühendisliği, gemi işletmeciliği ve benzeri birçok denizcilik alanında kariyer yapıyorlar. Bu nedenle Türk denizciliğinin gelişmesi için yelken sporuna daha fazla yatırım yapılması gerektiğine inanıyor bu konuyu tüm mercilerin bilgisine ulaştırmaya çalışıyorum. Bu kapsamda Gençlik ve Spor Bakanlığımızla yürüttüğümüz yoğun çalışmaların yanı sıra Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığımızın Denizcilik Genel Müdürlüğü ile de önemli çalışmalar yürütüyoruz. Amatör Denizci Belgesinin uygulama eğitimlerinin Federasyonumuza bağlı kulüpler aracılığı ile verilmesine başlanması bu kapsamda yaptığımız çalışmaların başında geliyor. Çok kısa bir süre içinde yoğun bir çalışma ile alt yapısını tamamladığımız bu çalışma başarı ile devam ediyor ve yakın tarihte türev alt sertifikasyon ürünlerini de Bakanlık iş birliği ile hayata geçiriyoruz.
Gelişmiş yelken malzemeleri, otomasyon ve veri analizi, yarış stratejilerini ve performansı önemli ölçüde etkiliyor
Günümüzde spor yönetimi, dijitalleşme ve veri analitiği ile entegre şekilde yürütülüyor. Yelken sporunda performans takibi, sporcu sağlığı ve strateji geliştirme konularında hangi dijital sistem ve araçları kullanıyorsunuz? Dijitalleşmenin yelken sporuna ve başarılı bir yelken sporcusunun yetişmesine katkıları nelerdir?
Yelkencilik, teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte büyük değişimlere sahne oluyor. Gelişmiş yelken malzemeleri, otomasyon ve veri analizi, yarış stratejilerini ve performansı önemli ölçüde etkiliyor. Gelecekte yeni nesil teknelerin varlığının artmasının yanı sıra açık deniz yarışçılığının da daha fazla gündem oluşturacağı kanaatindeyim. Yüksek performansta teknolojik gelişmeleri takip ederken, diğer yandan yelken sporunun ülke geneline yayılmasını teşvik etmek amacı ile yerli tekne üretiminin de hız kazanması gerektiğine inanıyor, bu yolda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yapay zekâ, yelken sporunda da devrim niteliğinde yenilikler getiriyor. Strateji belirleme ve taktik oluşturma süreçlerinde yapay zekâ kullanımı, veri analizini hızlandırarak daha iyi kararlar alınmasını sağlıyor. Yarışlarda yapay zekâ destekli sistemlerin kullanımı, performansı artırabilir ve daha rekabetçi bir ortam oluşturabilir. Kişisel olarak, bu teknolojilerin doğru kullanıldığında yelken sporunu daha heyecanlı ve adil hale getireceğine inanıyorum. Ev sahipliği yaptığımız uluslararası organizasyonlar ile Türkiye’yi yalnızca sporcu gönderen değil, sporcu çeken bir merkez hâline getirmek için çalışıyoruz Türk yelken sporu son yıllarda olimpiyatlar ve Avrupa şampiyonaları gibi uluslararası platformlarda adını daha sık duyuruyor. Bu başarı grafiğini sürdürülebilir kılmak adına uluslararası federasyonlar ve kulüplerle ne tür iş birlikleri içerisindesiniz? Türkiye’nin “yelken üssü” olma iddiasını destekleyen stratejik girişimleriniz nelerdir? Son yıllarda hem olimpik sınıflarda hem de gençler kategorisinde yakaladığımız uluslararası başarılar, elbette uzun vadeli planlamaların ve doğru yapılandırılmış sistemlerin sonucudur. Ancak biz bu başarıları nihai bir hedef değil, sürekli gelişen bir sürecin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu yüzden Türk yelkeninin uluslararası sahnede sürdürülebilir bir varlık göstermesi için, küresel iş birliklerine büyük önem veriyoruz. Uluslararası federasyonlarla güçlü bir iletişim ağına sahibiz. World Sailing başta olmak üzere birçok kıta federasyonu ve ülke federasyonuyla iş birliklerini önemsiyor ve bu konuda farklı projeler yürütüyoruz. Türkiye’nin “yelken üssü” olma vizyonuna gelince... Bu, sadece sportif başarılarla değil; altyapı, organizasyon kabiliyeti ve coğrafi avantajlarımızla da desteklenen bir stratejik hedeftir. TYF Yelken Kamp ve Eğitim Merkezi projemiz bu vizyonun somut bir örneğidir. Ev sahipliği yaptığımız ve her yıl düzenli olarak artan uluslararası organizasyonlar ile Türkiye’yi yalnızca sporcu gönderen değil, sporcu çeken bir merkez hâline getirmek için çalışıyoruz. Hedefimiz; sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da yelkeni bir kariyer ve yaşam kültürü olarak seçebileceği, dünya ile entegre bir spor ortamı oluşturmak.
Yelken sporu ile tekne imalatı, yelken teknolojileri ve marina işletmeciliği gibi sektörler arasında güçlü bir etkileşim söz konusu. Federasyon olarak denizcilik sanayisi ile nasıl bir diyalog içindesiniz? Sektörel inovasyonların spora entegrasyonu için nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? Başarılı bir yelken sporu ve Türkiye’nin yelken üssü olması için sanayicilere, STK’lara ve üniversitelere düşen görevler nelerdir?
Yelken sporu, doğası gereği çok yönlü bir ekosistemin parçasıdır. Bu ekosistemin içinde sadece sporcular ve antrenörler değil; aynı zamanda tekne üreticileri, yelken donanım tedarikçileri, marina işletmeleri, turizm profesyonelleri, akademisyenler ve sanayiciler yer alır. Bu nedenle Türkiye Yelken Federasyonu olarak biz, yelkeni sadece sportif bir faaliyet değil; aynı zamanda denizcilik kültürünü ve teknolojisini besleyen stratejik bir alan olarak görüyoruz. İnovasyonun spora entegrasyonu ise bizim için sadece teknolojik değil aynı zamanda eğitsel bir süreç. Üniversitelerin mühendislik, spor bilimleri ve denizcilik fakülteleriyle iş birlikleri geliştirerek hem sporcu gelişimini hem de malzeme teknolojilerini bilimsel temelde ilerletmeye çalışıyoruz. Yelken teknolojileri, veri analitiği, meteoroloji ve performans ölçüm sistemleri gibi alanlarda bu akademik destek çok değerli. Türkiye’nin yelken üssü olma vizyonunu gerçekleştirebilmek için tüm paydaşlara önemli roller düşüyor. Sanayicilerin yenilikçi üretimle spora destek vermesi, STK’ların denizcilik kültürünü yaygınlaştırması ve üniversitelerin bilimsel bilgiyle bu yapıyı beslemesi, bu vizyonun temel yapı taşlarını oluşturuyor. Federasyon olarak biz bu kesimlerle sürekli iletişimde olan, onları aynı masa etrafında buluşturmaya çalışan bir köprü görevi görüyoruz. Türkiye Yelken Federasyonu olarak ülkemiz yelken sporcusunun mümkün olan en düşük maliyetle spor malzemesi olan teknelerine kavuşabilmesini sağlamak öncelikli amacımızdır. Ağırlıklı ithalata dayalı sportif malzememize uygulanan gümrük vergilerinin düşürülmesi ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı nezdindeki girişimlerimizin olumlu neticelenmesini ümit ediyoruz. Diğer yandan daha çok sayıda çocuk, genç ve yetişkin yelkencinin daha düşük maliyetli yerli üretim malzemeye ulaşmaları için kaynak ve proje yaratılması konularında muhtelif girişimler gerçekleştirdik. Başlangıç sınıfımız olan Optimist sınıfında yerli üretimin doğru bilgi ile başlatılması kapsamında yürütmekte olduğumuz çalışmalar sonrası, kalitesi muhtelif test aşamalarından geçen bir tekneye ulaşılmış olundu. Önümüzdeki dönemlerde Bakanlığımızın desteği ile satın alınacak yerli teknelerimizle kulüplerimizin bir ölçüde rahat edeceğini umuyoruz. İleri yaş gruplarının kullanımına yönelik teknelerin üretimi ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.
Yelken sporu, doğa ile iç içe yürütülen ve çevresel farkındalığı yüksek bir branş olması açısından “mavi ekonomi”nin vitrin aktörlerinden biri olabilir. Federasyon bu potansiyeli nasıl değerlendiriyor? Yarış organizasyonlarında çevresel etkileri azaltmaya yönelik uyguladığınız standartlar var mı?
Yelken sporu, doğanın ta kendisiyle temas hâlinde yapılan, rüzgârı ve denizi okuyarak ilerleyen bir branş olarak, çevresel farkındalığın gelişmesi açısından büyük bir avantaja sahip. Biz de Türkiye Yelken Federasyonu olarak, bu doğrudan ilişkiyi sadece bir spor unsuru değil, aynı zamanda bir çevre eğitimi aracı olarak değerlendiriyoruz. Mavi ekonomi perspektifinden bakıldığında yelken, hem düşük karbon ayak izine sahip yapısıyla hem de denizle kurduğu sürdürülebilir bağ ile önemli bir vitrin alanı olabilir. Bu potansiyeli değerlendirmek adına çevresel duyarlılık, artık tüm organizasyon süreçlerimizin merkezinde yer alıyor. Yarışlarımızda tek kullanımlık plastikleri en aza indirme politikası, çevre bilinci odaklı gönüllü programları uyguluyoruz. Ayrıca her yarışın öncesinde ve sonrasında kıyı temizlik etkinlikleri düzenliyor, katılımcılara deniz ekosistemi ve plastik kirliliği konusunda kısa bilgilendirmeler sunuyoruz.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Federasyonumuzun misyonunu “Ülkemiz çocuklarının sağlıklı gelişimlerini desteklemek, gençliğin sporla iç içe, kötülüklerden uzak, başarılı, mutlu ve disiplinli yetişmelerini sağlamak, sporcu ve denizci bir nesil yaratmak amacı ile yelken sporunu her su kenarı il ve ilçelerimize yaymak, dünya ve Avrupa şampiyonluklarımızı olimpiyat madalyası ile taçlandırmak, denizcilikte ve yelkencilikte üstünlüklerini kanıtlamış ülkeleri nicelik ve nitelikte en kısa sürede geride bırakmak” olarak belirledik. Önceliklerimizin başında yelken kulüplerimizi mali ve yönetimsel olarak güçlendirmek geliyor. Sporcunun yelkenle ilk buluştuğu, sporu sevdiği ve doğru yetiştiği ilk yer kulüplerimiz. Türkiye’nin her yerinde yelken sporuna gönül vermiş, özveriyle çalışan kulüplerimiz mevcut. Ancak kıyılarımızın kamu yararına kullanımını düzenleyen kıyı mevzuatı yelken kulüplerimizi zora sokuyor. Bu zorlukları ortadan kaldırmak için ciddi çaba sarf etmekteyiz. Hali hazırda Federasyonumuz ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu sorunun çözümü üzerine ortak bir proje yürütmektedir. Bunun yanı sıra yelken sporu sadece bir spor dalı değil, denizci bir ülke olma yolunda ilk ana kucağı. Yelken sporunun denizciliği geliştirmenin ilk adımı olarak görülmesini ve bir ülke politikası olarak ele alınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca ülkemiz, kıyılarının mükemmelliği dikkate alındığında alternatif turizm kaynakları açısından bir cennet. Sert kış koşullarında Kuzey Avrupa ülkeleri antrenman sahası olarak Güney Avrupa ülkelerine iniyorlar. Konaklama imkanlarımız, iklimimiz, mükemmel rüzgâr koşullarımızla ülkemizi Kuzey Avrupalı sporcular için bir antrenman sahası haline getirmek amacıyla yoğun tanıtım faaliyetleri yürütüyoruz. En büyük arzumuz olimpik bir spor dalı olan yelken sporumuzun dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de olimpik seviyede bir kamp merkezine kavuşmasını sağlamak. Böyle bir merkezde bütün dünyadan yabancı elit sporcuları ağırlayabilir ve antrenmanlarına yüzlerce sporcumuzu dâhil edebiliriz.
Türkiye Yelken Federasyonu
Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak
Popüler İçerikler
Bültene Kaydol
Gelişmelerden haberdar ol
İlgili İçerikler
Sektör İçin Nitelikli İnsan Yetiştiren Üniversitemizin Amacı, Sadece Türkiye’nin Değil Dünyanın En İyi Denizcilik Üniversitesi Olmak”
Denizcilik alanında nitelikli insan kaynağı yetiştirme hedefiyle kurulan Piri Reis Üniversitesi, bugün sektörle kurduğu güçlü bağlarla dikkat çekiyor. Sizlerle gerçekleştirdiğimiz ilk röportajımız. Bu nedenle öncelikle Piri Reis Üniversitesi’nin kurulum amacından, vizyon ve misyonundan konuşarak başlamak isteriz.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
03 Jul 2025
“Gemideki Stres ve İzolasyon, Denizcilerin Psikolojisini Derinden Etkiliyor”
Denizciler, aylar süren deniz seferleri, izolasyon ve vardiya sistemi gibi zorlu koşullar altında hem fiziksel hem de psikolojik baskılarla karşı karşıya kalıyor. Peki, bu zorlukların denizcilerin psikolojik sağlığı üzerindeki etkileri nelerdir? Uzman Psikolog İrem Bulut ile denizcilerin psikolojik dayanıklılığı ve iyi oluşunu nasıl koruyabileceği konularını konuştuk.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
01 Jul 2025
‘’Türk Gemi İnşa Sanayisi, Teknolojik Yenilikler ve Çevre Dostu Çözümlerle Uluslararası Pazarda Rekabet Gücünü Artırıyor”
Türk gemi inşa sanayisi, son yıllarda teknolojik yenilikler ve dijital dönüşüm süreçleriyle önemli adımlar atıyor. GİSBİR (Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği), uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi projelerle sektörü ileriye taşımayı hedefliyor. Yenilenebilir enerji kullanımı ve düşük emisyonlu gemi tasarımlarıyla çevre dostu çözümler geliştirirken, eğitim programlarıyla iş gücünü güçlendirmeye odaklanıyor.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
01 Jul 2025