Bültene Kaydol

Gelişmelerden haberdar ol

“QSM Global Olarak Geçmişimizden Aldığımız Güçle Kendimize Güveniyoruz ve Geleceğe Sağlam Adımlarla İlerliyoruz”

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

22 Oct 2025

Denizcilik sektöründe mürettebat yönetimi, yalnızca operasyonel sürekliliği değil, aynı zamanda güvenlik, verimlilik ve insan faktörünü de doğrudan etkileyen en kritik alanlardan biri. 2024 yılında kurulan QSM Global, kısa sürede hem uluslararası bağlantıları hem de etik işe alım politikalarıyla sektörde dikkat çekmeyi başardı. QSM Global Kurucu Ortağı Orhan Kasap ile QSM Global’in ilk yılını, etik istihdam yaklaşımını, dijitalleşme süreçlerini ve küresel pazardaki hedeflerini konuştuk.

Denizcilik sektöründe mürettebat yönetimi, yalnızca operasyonel sürekliliği değil, aynı zamanda güvenlik, verimlilik ve insan faktörünü de doğrudan etkileyen en kritik alanlardan biri. 2024 yılında kurulan QSM Global, kısa sürede hem uluslararası bağlantıları hem de etik işe alım politikalarıyla sektörde dikkat çekmeyi başardı. QSM Global Kurucu Ortağı Orhan Kasap ile QSM Global’in ilk yılını, etik istihdam yaklaşımını, dijitalleşme süreçlerini ve küresel pazardaki hedeflerini konuştuk.

 Denizcilik sektöründe mürettebat seçiminde en kritik konulardan biri doğru personelin doğru gemiye atanmasıdır. QSM Global’de denizci işe alım süreçlerinde kullanılan ön değerlendirme prosedürleri nasıl işliyor? Sağlık, sertifikalar ve deneyim açısından hangi uluslararası standartlara (STCW, MLC vb.) uyum sağlıyorsunuz? 

QSM Global olarak tamamıyla yurtdışı portföyüne odaklı çalışıyoruz. Bu kapsamda, çok uluslu gruplarla iş birliği yürütüyor ve personelimizin de bu çok uluslu yapıya uyum sağlamasına önem veriyoruz. İlk aşamada, hem personelimizden hem de ilgili resmi kurumlardan sertifikasyon gerekliliklerini titizlikle kontrol ediyoruz. Sertifikaların geçerliliği ve güncelliği teyit edildikten sonra süreç ilerliyor. Ancak, bir gemi insanının gemide çalışabilmesi için yalnızca sertifikaya sahip olması yeterli değil; aynı zamanda o gemiye uygun niteliklere sahip olması da gerekiyor. Bu noktada, çok uluslu ekiplerle çalışma deneyimine sahip, yabancı firmalarla süreçleri daha önce tecrübe etmiş personeli tercih ediyoruz. Ön değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra, bu süreci iş ortaklarımızla paylaşıyor ve onların da ayrıca değerlendirmelerini alıyoruz. Tüm doğrulamalar tamamlandıktan sonra personelimizi güvenle gemilere yönlendiriyoruz.

STCW ve ilgili regülasyonlar uzun süredir takip edilmekteydi. Daha sonrasında ise MLC (Maritime Labour Convention) devreye girdi. Türkiye henüz taraf değil; ancak tüm gereklilikler fiilen yerine getiriliyor. Ayrıca, Denizcilik Genel Müdürlüğü de yakın zamanda Türkiye’nin MLC’ye taraf olacağını duyurdu. MLC, gemi adamlarının refahına odaklanan hükümler içeriyor. Günümüzde gemilerde çalışan personel yoğun ve zorlu bir performans sergiliyor. Bu süreçte, gemi adamlarının refahı, konforu ve gemideki yaşam standartları büyük önem taşıyor. MLC, bu standartları hem gemi insanı hem de armatör açısından düzenliyor. Dolayısıyla, hem eğitimlerde hem de gemideki uygulamalarda yeni standartlara uyum sağlamak için çalışmalar yürütüyoruz.

Bu regülasyon ve standartların her biri için şirketinizin uygulamaya koyduğu iç denetim mekanizmaları nelerdir? Özellikle farklı bayrak devletlerinin spesifik gereksinimlerine adaptasyonda karşılaştığınız teknik zorluklar ve bu zorlukları aşma yöntemleriniz neler?

Aslında bu bizim için bir avantaj. Hem iş ortamımızda hem de eşim Ebru Hanım’ın personel yönetimi alanındaki yaklaşık 10 yıllık üst düzey yöneticilik tecrübesi, farklı bayrak devletleri ve farklı milletlerden gemiler için personel yönetiminde bize önemli bir birikim sağlıyor. Bu noktada asıl kritik olan konu koordinasyondur. Partnerlerimizin beklentilerini önceden sistemimize adapte ederek, onlara sunacağımız gemi insanı portföyünün ihtiyaçlarına uygun olmasını sağlıyoruz. Böylece süreç başladığında herhangi bir aksaklık veya mahcubiyet yaşamıyoruz. Bizim için bu çok önemli. Yaklaşık uzun yıllarıdr sektörün içinde olmamızın getirdiği tecrübe sayesinde, süreci baştan sona kontrollü bir şekilde yürütüyor ve iş ortaklarımızın beklentilerini en iyi şekilde karşılamaya özen gösteriyoruz.

“Yalnızca Türkiye’deki gemi insanlarıyla sınırlı kalmıyor; yurtdışındaki nitelikli mürettebata da erişim sağlıyoruz”

Farklı gemi tipleri (tankerler, offshore support vessel’ler, konteyner gemileri, kruvaziyerler ve ro-ro gemileri) farklı teknik yeterlilik ve operasyonel beklentiler gerektiriyor. QSM Global, farklı gemi tiplerine hizmet verirken mürettebat seçiminde ve eğitim süreçlerinde ne tür farklılıklar uyguluyor? Özellikle kimyasal tanker, LNG/LPG gibi yüksek riskli gemilerde güvenlik ve sertifikasyon açısından nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?

Benim denizcilik geçmişimde tanker kaptanlığı, özellikle de kimyasal tanker tecrübem bulunuyor. Dolayısıyla kimyasal tankerlerin sertifikasyon gerekliliklerini ve işletim sırasında risk yönetimini çok iyi biliyorum. Bu bilgi ve deneyimi, personel yönetiminde uzun yıllara dayanan tecrübeye sahip olan Ebru Hanım’la koordineli bir şekilde yürütüyoruz. Farklı gemi tipleri farklı sertifikasyonlar ve teknik yeterlilikler gerektiriyor. Örneğin, kruvaziyer gemilerinde Türkiye’nin henüz tam anlamıyla hazır bir mürettebat portföyü bulunmuyor. Bu alanda kadro oluşturmak için adım adım çalışmalar başlatıyoruz. Offshore gemilerinde ise ciddi bir tecrübemiz mevcut. Bu alandaki farklı gemi tiplerine göre hangi nitelikteki personele ulaşmamız gerektiğini iyi biliyoruz.

Ayrıca, yalnızca Türkiye’deki gemi adamlarıyla sınırlı kalmıyor; yurtdışındaki nitelikli mürettebata da erişim sağlıyoruz. Bu da bize esneklik ve geniş bir seçim avantajı sunuyor.

“Sertifikasyon ve eğitim süreçlerinde farklı dijital programlar kullanıyor, anlaşmalı olduğumuz partnerlerle ikili iş birlikleri çerçevesinde bu süreçleri yönetiyoruz”

Dijitalleşme, personel yönetiminde verimlilik ve şeffaflığı artıran en güçlü araçlardan biri haline geldi. Mürettebat temininden gemiye varışına kadar geçen süreci optimize etmek için kullandığınız dijital sistemler ya da yazılım çözümleri nelerdir? Örneğin seyahat lojistiği ve kontratların hazırlanması süreçlerinde zaman, maliyet ve hata yönetimini sağlamak için hangi otomasyonlar/devreye alınmış teknolojiler mevcut?

Artık süreçleri kağıt üzerinde yürütmek oldukça zor, çünkü zaman günümüzde çok daha değerli. Bu nedenle denizcilik camiasında bu işleri başarılı bir şekilde yürüten partnerlerimizle iş birliği yapıyoruz. Sertifikasyon ve eğitim süreçlerinde farklı dijital programlar kullanıyor, anlaşmalı olduğumuz partnerlerle ikili iş birlikleri çerçevesinde bu süreçleri yönetiyoruz.

Tüm bu adımları tamamen dijital bir düzen üzerinden yürütmeye çalışıyoruz. Çünkü artık her şey çok hızlı ilerliyor ve herkes ihtiyaç duyduğu veriye anında ulaşmak istiyor. Gemi insanlarımız da bu dönüşüme adapte olmuş durumda. Özellikle genç jenerasyon, dijital çağın gerekliliklerini çok daha kolay benimseyebiliyor. Onlar kağıtla hiç tanışmadılar; kağıdın kokusunu bile bilmiyorlar. Doğrudan dijital bir dünyada büyüdükleri için bu süreçler onlar için çok doğal ve kolay ilerliyor.

"Gemi insanlarımızla olan iletişimimiz sadece gemiye katılış ve ayrılış süreçlerindeki prosedürlerle sınırlıdır; herhangi bir parasal talep veya komisyon söz konusu değildir. Bu yaklaşım, bizim etik ilkelerimizin temel taşlarından biridir."

 QSM Global olarak “ethical recruitment & fair employment practices” vurgusunu önemsiyorsunuz. Etik işe alım ve adil istihdam politikalarınız kapsamında, mürettebatın sözleşme süreçlerinde şeffaflık, ücret düzenlemeleri ve ajans komisyonları gibi konularda nasıl bir sistem uyguluyorsunuz? Bu alanda QSM Global’i rakiplerinden farklı kılan uygulamalar nelerdir?

 Öncelikle şunu özellikle belirtmek isterim ki QSM Global, hiçbir gemi insanından komisyon almaz. Şirketimizin mali ilişkisi yalnızca müşterilerimizle, yani armatörler veya büyük denizcilik firmalarıyla kurulur. Gemi insanlarımızla olan iletişimimiz sadece gemiye katılış ve ayrılış süreçlerindeki prosedürlerle sınırlıdır; herhangi bir parasal talep veya komisyon söz konusu değildir. Bu yaklaşım, bizim etik ilkelerimizin temel taşlarından biridir.

Maaş politikası konusunda ise tamamen şeffaf bir sistem uyguluyoruz. Müşterilerimizin bize ilettiği maaş politikalarını hiçbir değişiklik yapmadan, açık bir şekilde personelimizle paylaşıyoruz. Personelimizin beklentileriyle müşterimizin sunduğu koşullar örtüştüğü takdirde, onları görevlendirme sürecini başlatıyoruz. Böylece hem şeffaflığı hem de adil istihdam anlayışımızı korumuş oluyoruz.

“Rotasyon oranı bizim için vazgeçilmez göstergelerden biridir”

Başarılı bir operasyonun ölçülmesi için performans göstergeleri kritik rol oynuyor. Hizmet kalitesini ölçmek için hangi KPI’ları takip ediyorsunuz? Mürettebat memnuniyeti, iş kazaları ya da rotasyon sürekliliği gibi göstergeler nasıl değerlendiriliyor?

Rotasyon sürecinde, bir personelimizin aynı firmada hem kendi memnuniyetini hem de firma tarafından memnuniyet sağlanarak görevine devam etmesi bizim için son derece önemlidir. Bu nedenle rotasyon oranı bizim için vazgeçilmez göstergelerden biridir. Ancak elbette bu durum bazı temel parametreleri de beraberinde getirir. Biz, rotasyon sürekliliğini sağlarken hiçbir şekilde güvenlikten veya personelimizin sağlığından ödün vermiyoruz. Tüm gereklilikleri eksiksiz yerine getirerek doğru gemiyi doğru gemi insanıyla buluşturmaya özen gösteriyoruz. Böylece hem firma hem de personel açısından verimli ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı yaratmayı hedefliyoruz.

Bizim en temel yaklaşımımız, doğru iletişimi doğru zamanda ve hızlı bir şekilde kullanmak üzerine kurulu.

 İnsan faktörü, denizcilikte en büyük değişkenlerden biridir. Yorgunluk, moral ve yüksek turnover gibi etkenlerin operasyonel maliyetlere ve süreçlere etkisini nasıl yönetiyorsunuz?

Başta da belirttiğim gibi, gemi insanları günümüzün hızlı ve dijital çağında gemiye katıldıklarında belli bir düzeyde yorgunluk yaşayabiliyor. Bu noktada MLC devreye giriyor. MLC standartlarının uygulanmasını, gemi insanlarımızın haklarının korunması açısından titizlikle takip ediyoruz. Bir gemi insanı, kontratının dışında çalıştırıldığını ya da başka bir sorun yaşadığını bize ilettiğinde, bunu hemen müşterilerimizle paylaşıyor ve gerekli önlemleri alıyoruz. Böylece hem sağlık standartlarının hem de çalışma koşullarının korunmasını sağlıyoruz.

Elbette bu süreç, ikili ilişkilerin ve iletişimin doğru yürütülmesiyle mümkün oluyor. QSM Global olarak hem gemi insanlarıyla hem de müşterilerimizle güçlü ilişkiler kurmaya özen gösteriyoruz. Her şeyin başında etkili iletişim geliyor. Doğru zamanda, doğru şekilde iletişim kurulduğunda sorunlar büyümeden çözülebiliyor. Bu sayede hem müşterilerimiz hem de gemi insanlarımız memnuniyet duyuyor. Bizim en temel yaklaşımımız, doğru iletişimi doğru zamanda ve hızlı bir şekilde kullanmak üzerine kurulu. Hem gemi insanlarına hem de müşterilerimize karşı şeffaf bir politika izliyoruz. Zaten birçok konuyu açık ve net şekilde ortaya koyduğunuzda, sorunlar kendiliğinden çözülmüş oluyor.

 “Ok to Board’ Türk gemi insanları için en önemli konulardan biri”

 Mürettebatın zamanında gemiye ulaşabilmesi için kritik öneme sahip olan “Ok to Board” süreci, vize ve evrak yönetiminden uçuş onaylarına kadar birçok aşamayı içeriyor. QSM Global olarak bu süreçte hangi yöntem ve dijital sistemleri kullanıyorsunuz? Farklı ülkelerdeki uygulama farklılıklarına nasıl uyum sağlıyorsunuz? Ayrıca gecikme veya risk durumlarında geliştirdiğiniz alternatif çözümler nelerdir ve önümüzdeki dönemde Ok to Board prosedürlerinde ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?

 Bu konu aslında son derece kritik ve üzerinde ciddi çalışmalar yürütülüyor. Ben QSM Global’in kurucu ortağı olarak, aynı zamanda Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği (KTÜ DUİM) Mezunlar Derneği Başkanı sıfatıyla da bu sürece katkı sunuyorum. Burada yalnızca kendi mezunlarımız için değil, tüm denizcilik sektörü için çalışmalar yapıyoruz. Bu bizim temel ilkemiz.


“Ok to Board” uygulamasıyla ilgili olarak öncelikle Denizcilik Genel Müdürlüğü ile görüşmeler gerçekleştirdik. Daha önce Dünya Denizciler Günü kapsamında, Sayın Bakan’ın da katıldığı bir yemekte bu konuyu dile getirdik. Ayrıca, Denizcilik Federasyonu da Yeşil Pasaport konusunda çalışmalar yürütüyor. Ancak Yeşil Pasaport tek başına sorunu çözmüyor. Çünkü bir gemide kaptan, başmühendis, zabitlerin yanı sıra kamarot ve stajyer gibi farklı kademelerde personel bulunuyor. Bu kadroların tamamına yeşil pasaport verilmesi mümkün değil. Dolayısıyla yalnızca kaptan veya başmühendise verilen yeşil pasaport, gemi insanlarının uluslararası trafiğe sorunsuz katılımını sağlayamıyor.

Bizim yaklaşımımız, sorunun birebir ülke görüşmeleriyle ve somut adımlarla çözülmesi yönünde. Bu noktada Denizcilik Genel Müdürlüğü oldukça istekli ve sektörün sorunlarını dikkate alıyor. Biz de QSM Global olarak ve Mezunlar Derneği aracılığıyla, hangi ülkelerde gemi insanı değişimlerinin daha sık yaşandığını belirten bir listeyi kendilerine ilettik ve öncelikli olarak bu ülkelerle görüşmeler yapılmasını önerdik. Sağ olsunlar, şu anda bu süreci takip ediyorlar.

Yakın zamanda İMEAK DTO Başkanı Sayın Tamer Kıran’ı ziyaret ederek konuyu kendisine de aktardım ve destek talep ettim. Kendisi de görüşlerimizi benimsedi ve “Ok to Board” uygulamasının yaygınlaştırılması gerektiğini ifade etti. Bu nedenle, Denizcilik Genel Müdürlüğü ile sürekli temas halindeyiz. Bunu bir baskı olarak değil, yapıcı bir iş birliği olarak görüyoruz.

Çünkü “Ok to Board” Türk gemi insanları için en önemli konulardan biri. Özellikle pandemi sonrasında Türk gemi insanlarının dünya denizcilik piyasasındaki rolü arttı. Ancak bu rolü pekiştirebilmemiz için gemi insanlarımızın hiçbir prosedüre takılmadan hızlı bir şekilde gemiye transfer edilmesi veya görev sonrası evlerine güvenle ulaştırılması gerekiyor. İşte tam da bu noktada “Ok to Board” süreci hayati bir rol üstleniyor.

 “QSM Global olarak bilinçli, kontrollü ve sürdürülebilir bir şekilde ilerlemeye özen gösteriyoruz”

 QSM Global ilk yılını geride bırakmaya hazırlanıyor. 2025 yılının son çeyreğine girdik. 2025 yılı QSM Global için nasıl geçti? Bundan sonraki süreç için hedefleriniz ve planlarınız nelerdir?

 QSM Global’i kurarken kendimize bir yol haritası belirledik: ilk 1 yılda, 2 yılda ve 5 yılda neler yapmamız gerektiğini net bir şekilde planladık. Aslında asıl hedeflerimizi ilk 5 yıl için koyduk. Bu sürece başlarken hızlı ve agresif bir büyüme yerine adım adım ilerlemeyi tercih ettik.

Burada “hırçınlık”tan kastımız, kısa sürede çok fazla müşteriye ulaşmak ya da hızlı büyüme çabasına girmek değil. Bizim için önemli olan, yaptığımız işi doğru şekilde yönetebilmek. Çünkü çok fazla firmaya ulaşıp, sonrasında yönetemeyeceğimiz bir kaosun içinde kalmak istemiyoruz. Bu nedenle bilinçli, kontrollü ve sürdürülebilir bir şekilde ilerlemeye özen gösteriyoruz.

2025 yılı da bu açıdan bizim için önemli bir tecrübe yılı oldu. Sakin ama emin adımlarla ilerleyerek hem iş modelimizi oturtmaya hem de uzun vadeli hedeflerimize doğru sağlam bir zemin hazırlamaya çalıştık. Önümüzdeki süreçte de aynı anlayışla, büyümeyi kontrollü ve yönetilebilir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz.

Küresel pazarda rekabet, yalnızca fiyatla değil aynı zamanda hizmet kalitesiyle de belirleniyor. Türkiye menşeili bir firma olarak, global SRPS pazarında sizi rakiplerinizden ayıran teknik üstünlükleriniz nelerdir?

Burada özellikle iş ortağım ve eşim Ebru Hanım’ın daha önce uluslararası bir firmada yöneticilik yapmış olması büyük bir avantaj. Benim denizcilik kariyerim de ağırlıklı olarak yabancı firmalarda geçti. Bu nedenle farklı kültürleri tanımayı, onlara nasıl ulaşabileceğimizi ve bu kültürlerle nasıl çalışabileceğimizi çok iyi biliyoruz. QSM Global olarak yurtdışı bağlantılarımız oldukça güçlü. Doğru noktalara, doğru insanlara hızlı ve etkili bir şekilde ulaşabiliyoruz. Daha önce edindiğimiz tecrübeler ve kurduğumuz iş birlikleri bize yeni kapılar açıyor. Çünkü denizcilik sektöründe geçmişiniz, yani “CV’niz” çok önemlidir. Bu durum hem sahada çalışan gemi insanları için hem de bizim gibi karada faaliyet gösteren, yeni kurulmuş girişimler için geçerlidir. Bizim bakış açımıza göre geçmişte yaptığınız doğru ve güvenilir işler, geleceğinizin teminatıdır. Bu nedenle QSM Global olarak geçmişimizden aldığımız güçle kendimize güveniyoruz ve geleceğe sağlam adımlarla ilerliyoruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?

 Evet, dünya hızlı bir değişim sürecinden geçiyor ve Türkiye de bu değişime ayak uydurmaya çalışıyor. Çok sayıda parametreyi dikkate almak gerekiyor. QSM Global olarak biz bu değişime hazır bir şekilde giriyoruz. Ancak hiçbir zaman “tamamız” demiyoruz; her zaman yenilikçi fikirlere açık kalıyor ve kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Bu anlayışla hareket ederek, önce Türkiye’deki konumumuzu güçlendirmeyi, ardından da global ölçekte güçlü bir oyuncu olmayı hedefliyoruz.

Click for English

QSM Global

Orhan Kasap

Bültene Kaydol

Gelişmelerden haberdar ol

İlgili İçerikler

"Resolving the Passport and Visa Issue is a Priority for Turkish Seafarers' International Presence."

TÜRKKAPDER, one of Turkey's most established maritime associations and founded in 1959, plays an active role in the industry as a leading organization representing Turkish seafarers on both national and international platforms. We spoke with Captain Zafer Akbulut, Chairman of the Board of the Turkish Oceangoing Shipmasters Association (TÜRKKAPDER), about the challenges faced by Turkish seafarers, proposed solutions, TÜRKKAPDER's work, and his vision for the future. Highlighting a critical point for the Turkish maritime sector to achieve a stronger position in international competition, Captain Akbulut said, "For Turkey to compete internationally, the visa, which we call the GREEN PASSPORT or OKEY TO BOARD, must be issued as soon as possible."

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

06 Nov 2025

YAF Group Offers End-to-End Maritime Solutions from Türkiye to the World

YAF Group, one of Turkey's leading companies in the maritime sector, stands out with its extensive service network and versatile operations in the global market. Through offices and warehouses in China, Korea, Germany, and Dubai, it offers end-to-end solutions ranging from ship procurement and engineering to maintenance and repair services, brokerage and ship management. YAF Group Founder Yusuf Kanıcı discussed YAF Group's strategic international structuring, innovative approaches to logistics and supply chain management, and digitalization and automation applications. He explained YAF Group's sustainability efforts and future vision.

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

22 Oct 2025

“YAF Group, Türkiye’den Dünyaya Uçtan Uca Denizcilik Çözümleri Sunuyor”

Denizcilik sektöründe Türkiye’nin önde gelen firmalarından biri olan YAF Group, global pazardaki geniş hizmet ağı ve çok yönlü operasyonlarıyla dikkat çekiyor. Çin, Kore, Almanya ve Dubai’deki ofis ve depoları aracılığıyla, gemi tedarikinden mühendislik ve bakım-onarım hizmetlerine, brokerlikten gemi işletmeciliğine kadar uçtan uca çözümler sunuyor. YAF Group’un stratejik uluslararası yapılanmasını, lojistik ve tedarik zinciri yönetimindeki yenilikçi yaklaşımları, dijitalleşme ve otomasyon uygulamalarını konuştuğumuz YAF Group Kurucusu Yusuf Kanıcı YAF Group’un sürdürülebilirlik çalışmalarını ve geleceğe yönelik vizyonunu anlattı.

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

22 Oct 2025