Bültene Kaydol

Gelişmelerden haberdar ol

“Net Sıfır Çerçevesi, Denizcilikte Yakıt ve Teknoloji Dönüşümünü Hızlandırıyor”

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

21 Oct 2025

Uluslararası denizcilik sektörü, iklim hedefleri doğrultusunda köklü bir dönüşüm sürecine girdi. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Nisan 2025’te onayladığı Net Sıfır Çerçevesi (NZF), küresel deniz taşımacılığında yakıt geçişini ve teknolojik yenilenmeyi hızlandıran yeni bir dönemi başlattı. DNV tarafından yayımlanan “2050’ye Doğru Denizcilik Görünümü 2025” raporu ise bu sürecin yönünü ve önceliklerini net biçimde ortaya koyuyor.

Uluslararası denizcilik sektörü, iklim hedefleri doğrultusunda köklü bir dönüşüm sürecine girdi. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Nisan 2025’te onayladığı Net Sıfır Çerçevesi (NZF), küresel deniz taşımacılığında yakıt geçişini ve teknolojik yenilenmeyi hızlandıran yeni bir dönemi başlattı. DNV tarafından yayımlanan “2050’ye Doğru Denizcilik Görünümü 2025” raporu ise bu sürecin yönünü ve önceliklerini net biçimde ortaya koyuyor.

SUMMARY:

World Maritime Day, observed annually on the last Thursday of September, was celebrated globally this year on 25 September under the theme “Our Ocean, Our Obligation, Our Opportunity.”

Denizcilik sektörü; yenilik, iş birliği ve ortak bir vizyon doğrultusunda şekillenen kapsamlı bir dönüşüm sürecinden geçiyor. IMO’nun NZF onayının ardından yayımlanan DNV raporu, sektör açısından kritik bir dönüm noktasında kamuoyuyla paylaşıldı.

Denizcilik değer zincirindeki tüm paydaşların, sera gazı emisyonlarına ilişkin giderek karmaşıklaşan düzenleyici çerçeveye uyum sağlayabilmek için erken hazırlıklara başlaması ve maliyet açısından verimli stratejiler geliştirebilmek amacıyla tüm çözüm alternatiflerini değerlendirmesi gerekiyor. Bu dönüşüm sürecinde başarının anahtarı; gemiler, yakıt tedarik zinciri ve liman altyapısı arasında sağlanacak eşgüdümlü ilerleme, düzenleyici belirsizliklerin giderilmesi ve sektör genelinde güçlü bir iş birliği kültürünün oluşturulması olacaktır.

Rapora göre; NZF (Net-Zero Framework), alternatif yakıtlar, enerji verimliliği ve gemi üzeri karbon yakalama teknolojilerine yönelik iş modellerini hızla güçlendiriyor. Bu dönüm noktası niteliğindeki düzenleme, yakıtların sera gazı (GHG) yoğunluğuna ilişkin gereklilikler ve küresel ölçekte emisyon fiyatlandırması getirerek FuelEU Maritime, AB ETS ve CII gibi diğer önemli düzenlemelerin belirlediği rotayı takip ediyor. Ekim ayında yürürlüğe girmesi hâlinde, alternatif yakıtlara, enerji verimliliği önlemlerine ve karbon yakalama teknolojilerine yatırım yapılmasını ekonomik açıdan çok daha cazip hale getirecek ve düşük emisyonlu deniz taşımacılığına yönelik küresel geçişin zeminini oluşturacak.

2030’a Kadar Küresel Filonun 50 Mtoe Düşük-GHG Yakıt Tüketim Kapasitesine Ulaşması Bekleniyor

2028 yılına kadar alternatif yakıt kullanan gemi sayısının neredeyse iki katına çıkmasının öngörülmesiyle birlikte denizcilik sektörü bir “yakıt geçiş eşiğine” yaklaşıyor. Bu durum, yakıt üreticileri ve ilgili sanayi kollarına ilerlemelerini hızlandırmaları yönünde güçlü bir talep sinyali gönderiyor.

2030 yılına gelindiğinde, biyodizel hariç, düşük sera gazı emisyonlu yakıtların küresel arzının yıllık 70 ila 100 Mtoe seviyesine ulaşması öngörülüyor. Ancak denizcilik sektörünün bu arzdan yalnızca küçük bir pay alması bekleniyor. Yani, sektörün düşük-GHG yakıt tüketme kapasitesi olsa dahi, bu yakıtların arzının diğer uyum seçenekleriyle rekabet edebilecek fiyat seviyelerinde ciddi biçimde artırılması gerekiyor. Denizcilik sektörünün düşük-GHG yakıtları ölçekli biçimde benimseyebilmesi için üç temel engelin aşılması gerekiyor: teknoloji ve güvenlik, talep ve maliyetler, yakıtın bulunabilirliği.

Gemi Üzeri Karbon Yakalama (OCC), Filonun Emisyonlarını %19’a Kadar Azaltabilir

Kuru yük, tanker ve konteyner filolarında karbon yakalama sistemlerinin kullanılması, toplam emisyonların %9’a kadar azaltılmasına katkı sağlayabilir.
20 büyük limanın CO₂ boşaltım altyapısıyla donatılması ve yeterli sayıda geminin bu teknolojiyle donatılması, IMO’nun 2030 hedef tabanına ulaşmak açısından yılda yaklaşık 25 Mtoe düşük-GHG yakıt kullanımı kadar etkili olabilir.

CO₂ depolama kapasitesinin 2030’a kadar 60 ila 85 milyon ton arasında olması bekleniyor. Bu, geçen yılki 47–67 Mt tahmininin üzerinde. Ancak bu sistemin uygulanabilirliği için, yakalanan CO₂’nin güvenli depolama alanlarına yönlendirilmesi veya düzenleyici çerçeveye uygun alternatif kullanım alanlarının bulunması kritik önem taşıyor.

Denizcilikte Rüzgâr Enerjisi İçin Kırılma Yılı

2025 yılı, denizcilikte rüzgâr destekli tahrik sistemleri (WAPS) açısından bir dönüm noktası olabilir. Birçok pilot proje artık ticari faaliyete geçme aşamasına geldi. Bu durum, teknolojilere duyulan güveni artırarak gelecekte daha yaygın benimsenmelerinin önünü açabilir.

Rüzgâr destekli tahrik sistemleri, bazı gemilerde yıllık yakıt tüketiminde %5 ile %20 arasında tasarruf sağlamış durumda. Uygun operasyonel koşullarda bu potansiyel çok daha yüksek olabilir. DNV, elverişli koşullar altında WAPS teknolojilerinin deniz mili başına enerji tüketimini yaklaşık %30 oranında azaltabildiğini doğruladı. Bu gelişmeler, deniz taşımacılığında enerji verimliliğini artırma, karbon ayak izini azaltma ve sürdürülebilir bir geleceğe ilerleme açısından tarihi bir dönemin başladığını gösteriyor.

denizcilik, net sıfır, yakıt, teknoloji